Malatya
10 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.61
  • EURO
    43.78
  • ALTIN
    4135.9
  • BIST
    9.279
  • BTC
    102916.45$

Çin Gezisinin faturasını kim ödedi? Söylesin!


Çin Gezisinin faturasını kim ödedi? Söylesin!
Geçtiğimiz hafta Malatya kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuyu gündeme getirmiştik.
Geçtiğimiz hafta Malatya kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuyu gündeme getirmiştik. Malatya gündemini belirleyen Malatya Time’ın daha önceki gündem konuları gibi bu konumuzda gündemin birinci maddesi olmuştu. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki seçim süreciyle başlayan tartışmalara Malatya Milletvekili Mücahit Fındıklı da müdahil olmuştu. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın eski başkanı olan Fındıklı "Benim üzerimden giderek oradaki arkadaşlarımıza bir takım faturalar çıkartmak, kimseye yakışmaz. Ben buradayım. Halen hayattayım. Benden hesap sormak isteyen varsa; ben hep gelip gidiyorum, çıkar karşıma oturur benden hesabını sorar. Bende hesabımı veririm" demişti.Mücahit beyin “Veremeyecek hesabım yoktur” manasındaki açıklaması üzerine Malatya Time olarak, Başbakanımızın Çin’e yaptığı seyahate katılan Mücahit Fındıklı’nın masraflarını kimin karşıladığını söylemiştik. Kendisine yönelttiğimiz soruları hatırlatmak istiyoruz.Başbakan’ın Çin gezisine hangi sıfatla katıldınız?Bu gezi için yönetim kurulundan alınmış herhangi bir izin var mı?Çin gezisinin faturasını UMAT’a ödettiniz mi?Bu faturayı UMAT Yönetim Kurulu’ndan saklamaya çalışmak gibi bir gayretin içine girdiniz mi?UMAT Yönetim Kurulu’nun size güvenmemesinin sebebi nedir?Yönetim Kurulu’nun, “Çin seyahati için UMAT tarafından ödenen 6 bin 794 liralık faturanın Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’ndan alınmasına, eğer ödeme yapılmazsa Mücahit Fındıklı’nın şahsından istenmesine” şeklinde aldığı karar sonrası faturanın ödemesini siz mi yoksa Ticaret ve Sanayi Odası mı yaptı?Bu soruların ardından aradan geçen zamanın bir hayli fazla olması sebebiyle bazı detayları unutabileceğini düşünerek kendisine hatırlatabilecek bilgilerin bizde mevcut olduğunu da belirtmiştik. Bu soruların yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen sayın Mücahit Fındıklı’dan herhangi bir açıklama gelmedi.Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde toplum hafızasının çok zayıf olduğu ortaya çıkmıştı. Hatta arka arkaya getirilen bazı yapay gündemlerle bu unutturma hadiselerinin daha da hızlı yapıldığını okumuştuk. Bunun büyük oranda gerçek olduğunu da yaşadıklarımızla öğrendik.Tekrar Mücahit Fındıklı’nın vermesi gereken cevaplara gelecek olursak. Sayın Fındıklı, acaba bu soruların cevabını geciktirerek unutturabileceğini düşünmüş olabilir mi? Biz yine de hüsn-ü niyet ile düşünelim. Sayın Fındıklı’nın sorularımızı bugünlerde cevaplayacağını ümit ediyor ve konunun önemini belirtir bir kısa hikaye anlatmak istiyoruz:Şikayet Masası

Bir cemiyet için, bir millet için adalet, insanın damarında dolaşan kan gibidir. Adalet mekanizması sıhhatli çalışırsa, cemiyet hayatı da sıhhatli olur. Dilerseniz Hazret-i Ömer (r.a.) devrinden bir misalle mevzuumuzu müşahhaslaştıralım.

Ashab-ı kiramın ileri gelenlerinden, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz'in iştirak ettiği hiçbir gazâdan geri kalmayan, bazanda Medine'de Efendimiz (s.a.v.)'e vekâlet eden Ensâr'dan Muhammed bin Mesleme (r.a.), Hz. Ömer (r.a.)'in hilâfeti esnasında onun 'Şikâyet Masası' reisi idi. Memurlarla alâkalı şikâyetler bu masaya gelirdi. O, gelen bu şikâyetleri inceler, araştırırdı. Neticede şayet haksızlık yapan, adam kayıran, rüşvet alan biri ortaya çıkarsa cezalandırılırdı.

Bir defasında Medine'de toplanan memurlara, Hz. Ömer (r.a.) nasihat ediyor ve onları, insanlara âdil davranmaları, zulmetmemeleri hususunda ikaz ediyordu. İşte bu esnada halkın arasından, sessiz-sakin ve kimsesiz bir adam ortaya çıktı ve:

-Beni memurlarınızdan işte şu adam, haksız yere dövdü. Halbuki suçladığı hususta benim bir kabahatimin olmadığı da sonradan anlaşıldı, diyerek davacı olduğunu söyledi.

Bunun üzerine mesele araştırıldı... Adamın haklılığı anlaşıldı, memurun ona zulmen kırbaç vurduğu meydana çıktı.

Hz. Ömer (r.a.)'in kararı kesindi:

-Seni döven memura sen de, onun sana vurduğu kırbaç adedince vuracaksın! Amr bin Âs (r.a.) itiraz etti:

-Yâ Ömer, bundan sonra memurlarınızı insanların gözü önünde dövdürecek misiniz? Şayet böyle yaparsanız, bu tatbikat, memurlarınızın itibarını düşürür, onları iş yapamaz hâle getirir.

Hz. Ömer'in cevabı aynen şöyle oldu:

-Ben zalimi, şu veya bu bahanelerle koruyup da, mazlumu maruz kaldığı zulümle baş başa bırakmam. Kim zulmetmişse karşılığını görmeli ki, tekrarına cesaret edemesin. Böylece karar kesinleşti. Sessiz ve kimsesiz şikâyetçi adam, kendisine vurulan kırbaç adedince kırbaç vuracaktır zulmeden memura...Bu defa Amr bin Âs (r.a.), kimsesiz olan bu şikâyetçi adama gitti ve şu teklifte bulundu:-Sana, onun vurduğu kırbaç sayısınca altın vereyim. Bunları al, davandan vazgeç. Yoksa kötü niyetli bazı insanlar cesaret bulur, memurlar korkaklaşır. Neticede adaletin temini daha da güç hâle gelebilir, dedi.Mazlum ve mağdur adam da bu teklifi kabul etti: Yediği kırbaç adedince altınları aldı, davasından vazgeçti. Ve böylece, idare edenlerle idare olunanlar arasındaki buna benzer haksızlıklar da son bulmuş oldu.

Ne âdil bir hüküm, ne güzel bir hâl çaresi... Tabii ki ne mesut bir cemiyet! Bütün insanlığa örnek olması dileğiyle... Malatya Time 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!