Korkanlar ve Korkutanlar
04 Ocak 2013, Cuma 21:28 Türkiye korku paranoyasına sokulmuş durumda. İnsanlar ne zaman ne için neyle karşılaşacağıendişesiyle yaşam sürdürmeye başlamış durumda. Açıklamalarla muhalefet yapılıyor. \r\n \r\nPeki halk gerçekleri nasıl ne şekilde kimlerden öğrenecek?\r\n \r\nFişleme; devlet yönetiminde, normal yaşamda her zaman var olan bir uygulamadır. Amaca niyete göre değişse de yapılan iş muhalifi veya rakibin kuvvetli ve zayıf yönlerini tespit ederek etkisiz hale getirmektir. Sohbetlerde yarı ciddi, yarı şaka ne deniliyor. Sus dinlenebilirsin. Cep telefonunu kapat, uzakta tut. Ya da dosyan olabilir mi? Kamu görevlilerinde siyasetçilerde akademisyenlerde, gazetecilerde ne yazık ki algılanan gerçek bu.\r\n \r\nPeki ama bu kişiler neden bu kadar ürküyor, korkuyor, endişe duyuyor.\r\n \r\nBirşeyi olmayan kişi endişe duyar mı?\r\n \r\nDuyabilir. Duyanlar da haklılar. Çünkü düzmece kaset CD, ses değiştirme yöntemleriyle her türlü suç, suç delili oluşturulabilir. \r\n \r\nBu nedenle de herkeste bu endişe var. Öylesine ki normal evde, pastanede, büroda oturanlar birbirlerine bu uyarıyı yapmak zorunda kalıyorlar artık. Yanında çalışanlara kuşku ile bakıyorlar.\r\n \r\nTüfek icat edilince Köroğlu'nun dediğini hatırlıyorsunuzdur: Eyvah, delikli demir çıktı, mertlik bitti sözü halk arasında kullanılmaktadır.\r\n \r\nAynıKöroğlu bugün yaşasaydı, politik arenaya bakıp emin olun şu lafı ederdi:\r\nEyvah, geldiler, dinleme, dosyalama, takip, soruşturma yaşamın parçası haline geldi!\r\n \r\nPeki ikide bir ne mi diyorlar? İlgili dosyam, arşivim kabarık, milletime açıklarım ha!\r\n \r\nBöyle bir ifadenin hukuk literatüründeki adı tehdit ya da şantaj değil midir?\r\n \r\nPeki öyle ise bu suç değil mi?\r\n \r\nMakamların; hukuk devletinde görev yetki ve sorumluluk alanları, anayasa ve yasalarla belirlenmiştir. Makamlar, en-üst icra makamıdır, yanlışı, eksiği, gediği, dosyası olandan hesap soracak en zirve kurumlardır. \r\n \r\nAncak gelin görün ki; Türkiye'de yetki de sorumlulukta görev alan tanımı da makama gelen tarafından belirleniyor. Yani her kurum o kurumun başında kim varsa ona göre yönetiliyor. \r\n \r\nSakın belli yetkili ve de etkili kişilerin o gün dili sürçtü filan demeyin! Onlar bunu hep yapıyorlar yani sürekli korku salıyorlar!\r\n \r\nGörülüyor ki Türkiye'de yönetim-siyaset artık tehdide ve şantaja mahkûm hale gelmiştir!\r\n \r\nVar olan müthiş teknolojik imkanlarla herkes izlenebildiğinden, bu ülkede binler ve on binler hakkında arşivler tutulup, zamanı geldiğinde kullanma hesabı ile özel ambarlara naklediliyor. Zamanı gelen bir konu oldu mu da o dosya özel ambardan alınıp hemen servis ediliyor.\r\n \r\nSon dönemde sırf bu iş için oluşturulan istihbarat yapılanmaları var. \r\nBelki ispatı çok zordur. Ama genel kanaat; meydan okuyan ama sonra aniden çark eden bazı isimlerin bu tür dosyalarla kasetlerle korkutulduğudur.\r\n \r\nYaşanan süreçte bu yaklaşımla böyle şeyleri düşünmek paranoya olamaz!\r\n \r\nBirçoksiyasetçi, gazeteci, akademisyen yanında yargı mensuplarında da böyle bir şüphe var. Yargı bile her şeye şüpheyle yaklaşıyor. Vatandaş ne yapsın? Buşüpheyi vatandaş da yaşıyor! \r\n \r\nSiz hiç sarrafın bağırdığını duydunuz mu?\r\nKıymetli malı olanlar bağırmaz.\r\nZerzevatçıbağırır ama kuyumcu bağırmaz.\r\nEskici bağırır ama antikacı bağırmaz.\r\nDüşünen bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez.\r\nDüşünemeyenler ise hep kavga içindedir.\r\n \r\nŞerefle bitirilmesi gereken, En asil görev, hayattır.\r\nBir lokma ekmek için, Şerefini çiğnetmeye,\r\nBir anlık eğlence için, Servetini tüketmeye,\r\nBir zamanlık mevkii için, El ayak öpmeye,\r\nGünlük menfaatler için, Onurunu terketmeye,\r\nBir kısım insanlara kızıp; Tüm insanlara düşman\r\nOlmaya değmez bu hayat...\r\n \r\nGünün Sözü: Düşündüğünü bilerek ve hissederek uygula, yaşadığını anlarsın.