İslamcıların İslama İhaneti

Onlar din, iman, kitap derler. Dediklerinin tam tersini yaparlar.\r\nİslam dünyasında; zenginlik içinde yaşayan dini önderler, sefaleti yaşayan halk yığınları var.\r\nİslam tarihi boyunca; İslam alimi denen kişiler birbirlerini tekfirlikle suçlamışlar. Mezhepler kurmuşlar,  tarikatlar kurmuşlar, böldükçe bölmüşler.\r\nYaşananlar tarihte yaşananların devamıdır.\r\nMüslümanlar; kim doğru, kim haklı, kim gerçekçi soruları arasında boğuluyor, bunalıyor.\r\nİslamcı siyasi liderler yandaş alim fetvalarıyla da katlettikçe katletmişler, soydukça soymuşlar. Geçmişte ilahi mesajları kendi ve yandaşlarını çıkarlarına uygun yorumlatmışlardı. Şimdi de aynı anlayış sürmektedir.\r\nSiyasal İslamcı hareketler, sivil alanda birey ve toplumu hedef almaktan ziyade doğrudan devleti ele geçirmeyi hedefler. Devleti nemalanma aracı olarak görüyorlar.\r\nİslam dünyasındaki katliamlar, İslamcıların kardeşlerini öldürme fahileşeliğidir.\r\nMüslümanları katledenler yanında katlettirenler de İslamcıdır. Müslüman Müslümanın katili, suçlayıcısı, itham edicisi, soyucusu, aldatıcısıdır.\r\nKimisi hırsızlığın meşru olduğuna,\r\nKimisi servetine servet katmanın arka planını araştırmaya gerek olmadığına,\r\nKimisi bağışın hırsızlık olmadığına,\r\nKimisi yalan söylenebileceğine,\r\nKimisi emeksiz, sebepsiz zenginleşmenin haram olmadığına,\r\nKimisi ölü eşle cinsel ilişki de bulunulabileceğine,\r\nKimisi kardeş katlinin caiz olduğuna, \r\nKimisi şeyhi ile badelenmenin caiz olduğuna, \r\nKimisi takiyye nin caiz olduğuna fetva veriyor.\r\nBunlar kendilerini Müslüman diye yansıtıyor. Öylesine ki İslam bunların tekelinde kendilerinden olmayanları Müslüman bile görmüyorlar.\r\nMüslümanlar; olguları/kavramları içeriği yerine yüzeysel tartışıyor.\r\nMağdur-mazlum, haklı-haksız kavramları içiçe geçmiş durumdadır.\r\nÖvenler-yerenler, suçlayanlar-suçlananlar sürekli dini kavramlar üzerinden yapılmıştır.\r\nGüç, makam, şöhret, servet için çatışan, takiyye yapan, değişen dönüşen dönekler var.\r\nMüslümanlar arasında, tuzu kuru olanlarla, yoksullar ilişkisi; biat-itaat-sorgulamama odaklı dengeye oturtulmuştur. Çelişkiyi sorgulayanlar; nefrete, öfkeye muhatap oluyor.\r\nMüslümanlar; olan bitenleri analiz edemiyorlar, akılcı değerlendiremiyorlar.\r\nSamimi Müslümanlar; Maddi hayatla manevi hayat konusunda ikilem yaşıyorlar.\r\nSamimi Müslümanlar; Gerçeklerle yüzleşemediler, yüzleşemiyorlar.\r\nSamimi Müslümanlar; Beyana güven duyma saflığı, Müslümanları bunaltıyor.\r\nSamimi Müslümanlar; Her seferinde güvendikleri kişilerce, hayal kırıklığı yaşıyor. \r\nSamimi Müslümanlar; önderleri olanları sorgulamadılar. Görmek istediklerini görüyorlar, duymak istediklerini duyuyorlar, çelişkileri, istismarı yok sayıyorlar.\r\nFikir ayrılıklarını içtihat/yorum ayrılığı görüyorlar. Fikir ayrılığında ihtilafta rahmet var, diyorlar. Oysa fikir ayrılığının çıkara dayalı derin fikir ayrılığı olduğunu fark edemiyorlar.\r\nİslamcı önderlerdeki döneklik; bir kişilik zafiyetidir ama Müslümanlar derindeki kişilik zafiyetini göremiyor, anlayamıyor, yakıştırmıyorlar.\r\nİslamcı önderler; dinî üslubu ve motifleri, iktidar tekelinin tutkalı olarak kullanır.\r\nİslamcı önderler; iktidarı bırakmazlar. Gerekirse çocuklarını, kardeşlerini, halkı katleder.\r\nİslamcı önderlerde; servet/mal biriktirme, para/maaş, makam/koltuk, ün/şöhret gibi maddi hayat talebi, manevi değerlerden önde gelir. Nefis açlığını doyuramazlar.\r\nGerçekleri konuşanlara, yazanlara karşı; nefret ve öç alma tutkusu ile hareket ederler.\r\nKazan-Kazan, kullan-kullan anlayışı İslamcıların sinsi sloganıdır. \r\nAmaca ulaşmak için her yol mübah derler.\r\nGünümüz İslam dünyasında hemen her ülkede İslamcı siyasetçilerin, şaşkın İslam alimlerinin ve samimi Müslümanların durumu bu.\r\nPeki ya İlahi mesaj ne diyor?\r\nGünün Sözü: akıl bilim ve sanattan mahrum insan şaşkındır.