İnanç, Biat ve Özgürlük
12 Nisan 2013, Cuma 20:30Türkiye sancılı, Ortadoğu sancılı, Dünya sancılı! Peki ama neden?\r\n \r\nİnsanlık, inanca bağlı iktidarı; bütün ortaçağ boyunca yaşadı.\r\n \r\nİktidar; din adamlarıyla ittifak eden toprak sahiplerinin elindeydi.\r\nKöleliğe mahkûm edilen köylüler için yöneticiye itaat, Tanrı’ya itaat etmenin önkoşuluydu.\r\n \r\nAvrupa feodalitesindeki toprak sahipliği, krala ya da imparatora kadar giden bir asilzadelik hiyerarşisi ile belirlenirken, Osmanlı’da mülk, sultana sadakat gösterenlerin elindeydi.\r\n \r\nGerekHıristiyan Avrupa’da gerek Müslüman Osmanlı’da, gerek Budist Hindistan ve Çin’de iktidarın halka benimsetilmesinin ana yöntemidin, mezhep, yani inançtı.\r\n \r\nDin, inanç işin içine girince, din adamları,ruhban sınıfı da iktidara ortak oluyordu.\r\n \r\nİktidardaki din adamı-toprak ağası ilişkisi çok karmaşık bir nitelikteydi. Avrupa’da kralları, imparatorlarıaforoz edip yalın ayak huzuruna getirten papalar, papaları dinlemeyip kendi kiliselerini kuran krallar da oldu. Osmanlı’da da kimi zaman padişahlar şeyhülislamı idam ettirmiş, kimi zaman daşeyhülislamların padişahı tahttan indirmiştir.\r\n \r\nİslam dünyasının demokrasiye geçişindeki yapısal engeller doğru bilinmelidir.\r\n \r\nÇağdaşdemokrasilerle Ortadoğu demokrasisinin farkı; para ve iktidar ilişkisi farkıdır.\r\nBatı’da iktidar parayla satın alınır. \r\nOrtadoğu’da iktidar para kazanmak için kullanılır.\r\n \r\nDemokrasinin temel sorunu; iktidar yoluyla zenginleşme, yeni zengin yaratma, adam kayırma ve yolsuzluk yapmanın meşru kabul edilmesidir.\r\n \r\nModernleşme ve küreselleşme süreçlerinin etkileri; demokratikleşme sorunlarının çözümüne yardımcı olamamaktadır. Kimi zaman tam tersine sonuçlar verir.\r\n \r\nEgemenlik kurma gücü; yeni metotlarla büyük ölçüde artmıştır.\r\nOtoriter yönetim felsefesi; otoriter ideolojilerle güçlendirilmiş ve keskinleştirilmiştir.\r\n \r\nOtoriter ideolojiler; bir yandan liderlerin ve yöneticilerin yaptıklarına meşruiyet kazandırırken, öte yandan halkı fanatize eder.\r\n \r\nÇıkarcı ideoloji;ben ve öteki ayrıştırması ilekural tanımazlığıesas alır. \r\nGözlemler ve saptamaları herkes yapar. Ama bunları, ne derece doğru, ne ölçüde tutarlıgörür, ne kapsamda benimser?\r\n \r\nKarşılaşılan sorunların temelinde inancın; ne kadar etkili olduğu anlaşılmalıdır.\r\nİnsanlar sıkışınca; işi, alay etme, ciddiye almama ile sulandırma yolunu seçerler.\r\n \r\nBir yanda sahip olunan inanç, düşünceye atfettiğimiz kutsal değerler, öte yanda mülkiyet hırsı, çevre ile yarış, sahiplenme dürtüsü, cinsel güdüler ile şekillenen yaşam!\r\n \r\nTarih buyunca her insan her toplum değişimve dönüşüm sancılarını her zaman çekmiştir. Eğitim, sağlık, güvenlik, beslenme, açlık, sefalet ve çevre sorunları, terör, ideolojik ve çıkar amaçlı savaşlar, sömürüye bağlı geri kalmışlık ve haksızlıklar bu sancıların sonucudur. \r\n \r\nBellikimliklerin sosyal bir olgu olarak ayrıştırıcı özelliklerini değil, bunların tanımlayıcıve gerçekliklerin birleştiriciözelliğini esas alarak bu sorunlar çözülebilir. Bu sorunların şiddete, baskıya, kalıcı kin ve nefrete dönüşmesi birlikte engellenebilir. \r\n \r\nSiyasetçiler, aydınlar, akademisyenler, gazeteciler; çıkarcı siyasetin gerilimlerine alet olmayı reddederek sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, dini sorunların çözümüne katkı sağlamalıdır. \r\nAydınlanmaya kapalı çıkarcı kişiye, ne söylersen tesir edemezsin.\r\nDogmatik inanç ve düşünce ve yaşam bakışı ile biat algısı ile sorgulamayan, aydınlanamayan, insan olduğunun farkına vardırılmayan cahilleştirilen insanlar aydınlatılmalıdırlar.\r\n \r\nGünün Sözü: Kindar insan, insan olma yüceliğine erememiş varlıktır.