Şelaleciler 2 Adayla Malatya'ya Talip!

Son derece kritik ve bilinmeyenli bir seçim süreci Malatya’da yaşanmaya devam ediyor. AK Parti’nin ilçe adayları üzerindeki tepki ve nabız oyunu, işin ne kadar ciddi ve hararetli takip edildiğinin en yakın göstergesi olarak görüldü. Tüm bu gelgitlerin arasında iki isim var ki hiçbir şeyi umursamadan esnaf ziyaretlerine başladı bile. Peki kim bu isim? Biri AK Parti Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sami Er, Diğeri ise her seçim dönemi artık ismini ezberlediğimiz Prof. Dr. İbrahim Gezer. 

Peki bu iki adayın ortak özelliği ne? Malatya’nın artık ellerinden illallah ettiği belediye kaynaklarını kendi çıkar ve rantları uğruna kullanan “Şelale Örgütü” ile adlarının anılıyor olması. Ahmet Çakır ve Hacı Uğur Polat döneminde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan belediye kaynaklarını Vuslat TV yayın grubu adı altında milyarca lirayı hiç ettiler. Nasıl ki bu iki belediye başkanı görevden gidince Vuslat TV’yi ölü paraya devredip çıktılar işin içinden. Seçimlere hangi adayı göstersek diye kara kara düşünen Şelaleciler turnayı gözünden vurdu. Çünkü 2 aday birden kendilerinin geleneklerinden gelen muhabbetlerinin iyi olduğu isimler. 

Prof. Dr. İbrahim Gezer, Şelalecilerin akademi oluşumu olan BİLSAM’a başkan olma olayının bile altında Sami Er'in parmağı var. AK Parti’de dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile ikiye bölünen Şelalecilerin bir kısmı AK Parti’ye sadakatli gözüküp kalmaya devam ederken, diğer grup başka partilere ve gruplara ayrılmıştı. 

AK Parti’ye sadakatli kalan grup aynı gelenekten gelen Sami Er’in etrafında kümelenirken, diğer grup Prof. Dr. İbrahim Gezer’e destek sözü verdiği iddialar arasında. 

Prof. Dr. İbrahim Gezer, bilindiği üzere Malatya Büyükşehir Belediyesi için bağımsız aday olduğunu açıklamıştı. Oysa adı hala Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onca laf ettiği ve eleştirdiği DEVA Partisi Kurucu Üyeleri ve faal üyesi olarak görünüyor. İstifa etmeden Bağımsız aday olmak ne derece etik takdirini kamuoyuna bırakıyoruz.  

Şimdi bu gelişmeleri yazdığımız için her ikisi de yalan böyle bir şey söz konusu değil der ve inkar eder. Bununla ilgili de güzel bir hikaye paylaşıp aklımızla alay etmemelerini önerelim. 

YALAN MIDIR? 

Padişah bir gün, "Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!" demiş.

Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;

- "Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü".

-"Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, Aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..''

- "Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!.."

- "Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!.."

- "Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!"

"Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir".

Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. ne var ki çok zeki bir kişi gelir bakın padişahım ben sizi alt ederim der padişahta o kadar yalancı geldi geçti alt edemedi de sen mi beni alt edeceksin diye hafife alır ve o zeki kişi peki padişahım der o zaman ya gerçek de ya yalan der ve başlar.

- "Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim.

" Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!.."