Sadıkoğlu, Sütten Çıkmış AK Kaşık Modunda!

Gün geçmiyor ki bir garipliği daha haber yapmayalım. Malatya Ticaret Sanayi Odası'nın bildiğiniz üzere bir halta yaramayan, beceriksiz, bilgisiz, yaygara koparan ve koltuk uğruna herşeyi göze almaya razı bir başkanı var.

Oğuzhan Ata Karaçay'dan bahsediyorum. 

Evet, yanlış okumadınız.

Soyadından bile nem kapan bu şahıs güven kazanabilme adına "Sadıkoğlu" soy adını almış.

Alsa ne olacak? Yazanın altını doldurmayan milyonlarca örnek verilebilen bir çağda yaşıyoruz. 

İbadeti bile göz boyama için yapan idareciler ve yöneticiler varken, bir kelimenin altını dolduramayana eleştiri yapmak insafsızlık olur.

Gelelim dikkatimizi çeken konuya.  

Bugün bir haber başlığı gözümüzü ilişiyor. Başlıkta şu ibare geçiyor.

Sadıkoğlu: Bunca insanın vebalini nasıl ödeyecekler!

Bu başlığın altında spot bölümde ise şu ifadeler yer alıyor. 

Yeni sanayi sitesinde bulunan esnafların büyük mağduriyetler yaşadığını belirten Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Hasarlı dükkanlarda çalışmak zorunda olan esnafımız devlete yük olmadan kendi dükkanlarını güçlendirmek veya yeniden yapmak istiyor ancak müsaade edilmiyor. Depremin yaralarını sarması gereken bazı idareciler farklı rantlar peşinde. Vatandaş için değil, kendi çıkarları için zaman harcayanlar bunca insanın vebalini nasıl ödeyecekler!” dedi.

Atasözlerimizde öyle güzel sözler var ki şıp diye insanın aklına düşüveriyor. "Dinimi Soran Müslüman Olsa" yada "Kişi Kendinden Bilirmiş"  veya mahalle ağzı "Sanki kendisi sütten çıkmış ak kaşık" gibi bir çok örnek çoğaltabiliriz.

Bunca insanı ve vebali düşünen bir adam,

Esnafın, tüccarın yada TSO Üyelerinin ödediği tek kuruşu trollere ve tetikçilere yedirmez.

Seçim kazanabilmek adına memleketin belediye başkanı ve kendisine ön ayak olacak, Ankara bağlantıları sağlayacak Milletvekiline rest çekmez. Şehrin Valisine kafa tutacak kadar haddini aşmaz. 

Başkası'nın malını götürüp yurtdışında satıp " Malın imitasyon " deyip kimseyle mahkemelik olmaz. 

O Koltuğun sorumluluğunu bilir ve gerçek kimliğinden uzak temsil ettiği kurum adına nezaketli olur. Gazetecilere telefondan tehdit ve hakaret savurmaz. 

Tuvaleti, Banyosu olmayan konteynerleri üyelerine verip ertesi gün gidip " Ya bu AFAD nasıl iş yapıyor tuvalet ve banyosu olmayan konteyner vermekte nedir?" şeklinde açıklama yapmaz. 

Depremden bu yana yatıp sırf sahadayım imajı vermek için ajanslara haber yaptırmaz. 

Seçildiğinden bu yana 3-4 Genel Sekreter, 5-10 basın müşaviri değişmez.

Kendi  yapacak bir şeyi kalmadığında Kayısı'nın arkasına sığınmaz. 

Milletin ahını almaz. 

Onca insanın vebali nasıl vereceğini bilmiyoruz ama tek bildiğimiz yine halk deyimiyle Sadıkoğlu'nun yatacak yerinin olmadığı...