Malatya
07 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.29
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2413.3
  • BIST
    10267.09
  • BTC
    63472.95$

Malatyalı İş Adamı Rıdvan Mertöz'ün İlginç Anıları


Malatyalı İş Adamı Rıdvan Mertöz'ün İlginç Anıları
Malatyalı İş Adamı Mesan Kilit Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz'ün ibretlik yaşam öyküsü...
Malatyalı İş Adamı Rıdvan Mertöz'ün Youtube kanalı Story Box'a verdiği röportaj 2 milyon üzerinde gösterim elde etti. Malatyalı Mertöz çocukluk döneminin evini hiç bir zaman unutmadığını ve acıklı olmakla beraber, eğitici ve ibretlik yaşam öyküsünü anlattı. İşte o keyifle okuyacağınız hikaye...

YOL PARAM BİLE YOKTU. BATTIM, ÇIKTIM!

1955 Malatya merkezde doğmuşum. Doğduğum ev rüya gibiydi. Ahşap ve kerpiç karışımı toprak ev. O ev nedense çok seviliyor. 1964 de Malatyada deprem oldu. Evimize mi çürük raporu verildi o ev yıkılacak dediler. Ama 64’de olsa 74’de olsa hep rüyalarımda o çocukluk evi vardı.

Bir esnaf bir demircinin 7 çocuklu ailesinin mensubuyum. Babam Hacı Mustafa Mertöz Malatyanın tanınmış demircilerinden biri. Tatillerde babamın dükkanında çalışırdım. İlkokulda kompozisyon dersinde öğretmenimiz tatilinizi nasıl geçirdiğiniz diye bir ödev vermişti. İşe gittim, akşam döndüm, sabah işe gittim, akşam döndüm, ilkokul, ortaokul ve liseyi Malatya’da bitirdim. Okumayı çocukluktan beri seven biriydim. Sonra lise 1 ve 2’de biraz daha gözüm açılmaya başladı. Tatilin anlamını öğrenmeye çalıştım. Biz tatil yapmıyoruz ama bir hikaye yazmamız lazım. Olmadık hikayeler yazar her sene 10 üzerinden 5 ve 6 gibi notlar alırdım. İmla ve dil bilgisi çok iyi olduğu için 5-6 verilirdi. Çünkü yazılmış birkaç cümle var. Ama lise 1’de, 2’de gözüm açılmış artık bir sayfa doluyor. Hayali bir tatil yapıyorum. Olmayan bir dayım var. Dayımın çiftliği var. Atatürk’ün dayısına gittiği gibi, ne dayım ne çiftliği var halbuki… Tatil oluştururduk bu sefer dokuz ya da on verilirdi. Babamın iş yerinde Pazar günü hariç hep çalışırdık. İyi ki de çalışmışız. O kaynak makinalarında özellikle inşaatlarda çalışmışız, yorulmuşuz. İnşaat’da demir takarken özellikle kepenk takarken üst tarafta baştan aşağı dökülen kaynak ateş taneleri bize çok iyi geldi. Yandık, piştik diyor ya öyle hazırlandık hayata. 

1972 yılında üniversiteyi kazandım istanbul’a geldim. Yıldız Teknik Üniversitesi makine bölümünden 1977 yılında mezun oldum ve hemen iş buldum. Çalıştığım fabrika beyaz eşya üretiyordu. Yaklaşık 2 yıl o fabrikada çalıştıktan sonra ayrıldım. O fabrikaya yan sanayi oldum. Belki hayatımın hatasını yaptım. O fabrika battıktan sonra bizde battık.

O gençlikteki, çocukluktaki heyecanlı o cıvıl cıvıl olan genç birden bire sıkıntı strese dönüştü. Bizim o yokluk döneminde çok fazla bunalıma girmedik. Kendi çapımızda bir iki tane üretim yapmaya başladık. Bunlardan biri o zaman Türkiye’de hiç yapılmayan sürgülü cam kilidi, diğeri de mobilya kilitleri böyle az sermaye ile yapılacak işler. Kilit de ülkemizde bilindik bir ürün değil.

Pazarlamak için yola çıktım. Önce Bursa’ya gittim hiç satamadım. Sonra Eskişehir’e gittim. Eskişehir’de de hiç satamadım ama dönecek param kalmadı. 

"İNTİHAR ETMEYİ DÜŞÜNDÜM"

Kara kara düşünüyorum. İnanılmaz bir sıkıntı ve çaresizlik yaşıyorum. Porsuk çayının üzerinde düşünüyorum; Acaba atlasam mı? Yoksa intihar mı etsem? O duygularla haydi Rıdvan kendine gel dedim. Alemdar Ticaret diye bir dükkan vardı. Önünden geçerken, bir cesaretle içeri girdim. Sahibi Seyhan Bey’e utanarak, sıkılarak dedim ki “ İstanbul’a dönecek param yok ama benim otogar’da bir kilit kolim var. Bunlardan biraz sana satarsam en azından İstanbul’a dönecek yol param olur” oda bana “ Ne demek getir” dedi. “25 tane getir” dedi. 25 kilidi getirdim. Parasını aldım. Bir simit aldım yedim. Otobüs biletimi aldım. Eve gittim. Yattım. Ağlıyorum. Yorganı kafama çektim ağlıyorum. Ne yapayım, ne yapayım? Diye sonra sonra kendime geldim. Rıdvan dedim artık sıkıntını kimseye hissettirmeyeceksin. Yüzünde gülecek. Ondan sonra hep gülmeye başladım.

Param yok ama yüzüm hep gülüyor. Bizim o günlerde biraz yakınımıza yada arkadaşımıza biraz durumumuzu anlattığımız zaman, bu belki benden para ister diye hemen önünü kesiyor. “ İşte benim çekim var, çok sıkıntıdayım, şöyle böyle” “kimseyle görüşmeyeceksin Rıdvan” dedim.

"BEN ZORU TERCİH ETTİM"

Yani o sıfırın altında eksideyken tekrar artılara dönmek o kadar kolay olmadı. Gece gündüz durmadan en az iki ve üç işçinin yapacağı işi yaptım. Hem patron hem işçi, hem faturayı kesen, hem telefona bakan bir insan oldum. Mücadele, mücadele derken artık 84-85 yılına gelindiğinde parasal sorunlarımız kalmamıştı. İlk ihracatımız 88 yılında oldu ama ondan sonra birkaç yıl hiç olmadı. Sovyetler birliğinin dağılmasıyla beraber bavul ticareti başladı. Ruslar gelip bizi buluyorlardı. Parayı önceden verip sonra gelip ürünü alıyorlardı. 94 yılında şöyle bir şey yaşadım. Nisan, Mayıs, Haziran ayları inanılmaz kriz aylarıydı. Nisan ayında maaşları dağıttım ama Mayıs ayında ödeyecek param kalmadı. Kara kara düşünüyorum.
Düşünüyorum derken sanki bir hızır yetişti. Bir karı koca rus içeri girdi. 10 bin dolar para bıraktı. “Bir ay sonra da geriye kalanı ödeyeceğiz” dedi. 20 bin dolarlık sipariş verdi. İnanılmaz bir keyif geldi. Ertesi ayda maaşları çok rahat verdim. Sonra derken piyasa açıldı. 94 yılındaki krize rağmen küçülmeden, krizi fırsata dönüştürmüş şekilde atlattık. Sonra Türkiye’de hemen hemen hiç piyasası olmayan Endüstriyel kilitlere girdik. Endüstriyel kilit ve menteşeyi kullanacak doğru düzgün müşteri bile yok. Birkaç firma var. Kabul ettirdik birkaç firmaya. Derken işler açılmaya başladı. Artık 95 ve 96 yılına geldiğimizde ihracatımız da başladı. Dünya’yı tanımaya başladık. Almanya’da Hannover fuarına gidiyoruz, geliyoruz. Rakiplerimizi görüyoruz. Sektörün büyüklüğünü de iyice öğrenmeye başladık. Bir, iki, üç, beş derken 50’nin üzerinde ürünümüz oldu. Aşağı yukarı 2000’li yıllara geldiğimizde 100’e yakın farklı ürün üretmeye başladık. Satışımızın yüzde 35-40 ihracattan oluşuyordu. Biz girdiğimizde üretim yok. Dışardan geliyordu ürünler. Biz girdikten sonra üreten çoğalıyor, niye çoğalıyor? Bizden ayrılanlar oluyor, ayrılandan ayrılan oluyor derken 11 firma kuruluyor ama biz Mesan Kilit olarak Türkiye pazarının yarısına hakimiz. Mesan Kilit’in anlamı Madeni Eşya Sanayi’nin kısaltılmışı anlamına geliyor.

"90 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ"

İhracatımızda çok iddialıyız. 90 Ülkeye mal veriyoruz. En çok Avrupaya ürün veriyoruz. İngiltere, İtalya, Almanya ve Rusya başta olmak üzere bir çok ülkeye ürün veriyoruz. En önemli özelliğimizden biride gençliğimde stajdan çok çektiğim için gençlere staj veriyoruz. Gençlere şöyle bir öğüdüm var; kopyacı olmayın bir Google amca sizin imdadınıza yetişir ama aklınızda da bir şeyler tutmayı öğrenin. Birazcık kafanızda bir şeyler olsun zararı yok. Beynin kapasitesi çok yüksek alır bunları. Bizim Mesan Kilit’de envanterimiz yani parça adetimiz 10 binden fazla. Bundan 5-10 sene evvel parça sayımız 5 bin civarıydı. 5 Bin parça’nın hemen hemen tüm ölçüleri aklımdaydı. Her birinin en az 10 ölçüsü var. 50 bin tane rakam kalırsa bu akılda, demek ki bir şey olmuyor yani kafa dayanıyor buna.

"EN ÖNEMLİ EKSİK YABANCI DİL"

Benim en büyük eksiğim yabancı lisan. Biraz daha kendimi zorlar, lisan öğrenmeye çalışırdım. Bizim zamanımızda yabancı dil pek önemsenmezdi. Şimdi yurt dışına çıkınca ya oğlum ya kızım yada dil bilen biriyle gidiyorum. Yabancı dil çok önemli.   

MALATYA'YA OKUL YAPTIRACAK

Mertöz: "Çarmuzu'ya okul yapacağım inşallah"  

Malaya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın destek çağrısına destek veren İş İnsanı Rıdvan Mertöz, Okul'un yapımını üstleneceğini belirtti. Mertöz; "Çocukluğumun geçtiği Çarmuzu'ya bir okul yaptıracağım inşallah" dedi ve şu açıklamalarda bulundu:

"Doğup büyüdüğüm ve lise dönemlerime kadar ekmeğini yiyip, suyunu içtiğim Malatya'mızın Çarmuzu Mahallesinde inşallah hayırlı bir projede elimizi taşın altına koyacağız. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Gürkan'ın arazi tahsisi konusunda bizlere ön ayak olduğu okul projesinde inşallah bizlerde inşası kısmında destek vererek memleketimize iyi bir eğitim yuvası kazandırmış olacağız. Bir aksilik olmassa Mart ayında protokolü imzalayarak yapımına hızlıca başlayacağız. 24 derslikten oluşan ilk okulumuzu önümüzdeki yıl eğitime yetiştirmeyi hedefliyoruz. Sayın Başkan başta olmak üzere; bu işte gayret sarf eden herkese teşekkür ediyorum. Yavrularımıza ve Malatyamıza, memleketimize hayırlı olsun" dedi. 
 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!