Kenan Evren, AKP ile gurur duyuyor

12 Eylülde tutuklu gazeteci sayısı 31 iken bugün Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısı bunun iki katından fazla. Kenan Evren diyor ki: " Boynuz kulağı geçti. Ben AKP ile gurur duyuyorum şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba tarafından “Tutuklu gazetecilerin içinde bulunduğu durumun araştırılarak basın ve düşünce özgürlüğü bağlamında değiştirilmesi gereken yasal düzenlemelerin belirlenmesi" amacıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan meclis araştırma önergesi, CHP Grubunun isteği üzerine bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Meclis Genel Kurulunda görüşüldü. Önerge sahibi Ağbaba genel kurulda yaptığı konuşmada “Başbakan "Batsın böyle gazetecilik." diyor ve yıllardan beri "ağabey" dediği Hasan Ağabeyi anında işsiz kalıyor. Eski İçişleri Bakanı resim çizen ressamı, şiir yazan şairi terörist ilan ediyor. 12 Eylülde tutuklu gazeteci sayısı 31 iken bugün Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısı bunun iki katından fazla. Kenan Evren diyor ki: " Boynuz kulağı geçti. Ben AKP ile gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZETECİ ZİNDANI TÜRKİYE CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba “Ben ve arkadaşlarım dünyada en çok tutuklu gazeteciyi ziyaret eden milletvekilleriyiz. Bu durum, hem benim açımdan hem de her milletvekili açısından, demokratik bir ülkede utanç duyulması gereken bir durumdur. Eğer demokrasiye inanıyorsak, eğer gerçekten demokratsak bu durumdan her milletvekili teker teker utanç duymalıdır. Bir ülkede gazeteci özgürce haber yapamıyorsa, özgürce yazı yazamıyorsa, özgürce iktidarı eleştiremiyorsa ve yazdıklarından dolayı cezaevine atılıyorsa bu rejimin adı demokrasi değildir. Eğer bir gazete patronu korkusundan, "Başbakan benim veli nimetimdir." diyorsa yaşadığımız rejimin adı demokrasi değildir. İşte, bugün AKP iktidarının Türkiye'yi dünyanın en büyük gazeteci zindanı hâline getirmesinin sebebi budur. 70'e yakın gazeteci fiziki olarak zindanda geri kalan gazeteciler ise açık hava hapishanesinde bulunmakta.” Dedi.“BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ”Ağbaba konuşmasının devamında “Değerli arkadaşlar, 12 Eylülde tutuklu gazeteci sayısı 31 iken bugün Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısı bunun iki katından fazla. Değerli AKP milletvekilleri, Kenan Evren diyor ki: " Boynuz kulağa geçti. Ben AKP ile gurur duyuyorum." Rakamlar ortada, İran'da 45; Çin'de 32; monarşiyle yönetilen Suudi Arabistan'da 4; Bahreyn'de 1; AKP'nin, iktidarın değişmesi için çabaladığı Suriye'de 15 gazeteci tutuklu. Niye böyle oldu peki? Tutuklayarak hapse attığınız bir gazeteci yazmış olduğu mektupta niye böyle olduğunu açıklıyor "Gerçekle sorunu olan herkes önce onu karartmaya yönelir, gerçekten korkarlar. Gerçeği yayanların payına da bazen bomba, bazen yangın düşer. Kimi zaman işkenceden ölümlerdir hakikat arayışının sonu, kimi zaman da bir yangın yerinde alevler. İleri demokrasi yalanıyla kodlanan bu karanlık zamanlarda tutuklamalar, uzun hapislikler ve tecrit işkencesi düşüyor biz gazetecilerin payına." diyor cezaevinden yazan arkadaş. İşte, arkadaşlar, bu ülkeyi on iki yıldan beri yönetenlerin gerçekle sorunu olduğu için böyle hukuksuz uygulamalarla karşı karşıyayız.”ifadelerini kullandı.“DÜŞÜNMEK İHANET, YAZMAK GÜNAH OLMUŞ”CHP Parti Meclisi üyesi Ağbaba, dünya geneli basın özgürlüğünü ele alan haritayı milletvekillerine göstererek “Bu harita, ülkemiz için utançtır, ülkemiz için kara bir lekedir. Uluslararası Gazetecilik Koruma Komitesi tarafından hazırlanmış. Bu koyu renkteki -maalesef Türkiye'de var- yerler ifade ve medya özgürlüğünün ölümcül derecede riskli olduğunu gösteriyor. Ülkemiz koyu renkli çünkü en riskli ülkeler arasında gösteriliyor. Bu Komitenin raporuna göre dünyada en çok gazetecinin hapsedildiği ülke Türkiye, hemen ardından İran ve Çin geliyor. Bu da, AKP'nin, on iki yılda yakalamış olduğu önemli başarılardan birisi. Basın özgürlüğü 2005'ten beri sürekli gerilemektedir, 2005'te Dünyada 98'inci sıradayken 2012'de 148'inci sıraya gerilemişiz, şu anda 154'üncü sıradayız. Burkina Faso, Kenya, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, Tunus bizden çok daha özgür. Düşünmeyi, konuşmayı, yazmayı yasaklarsanız tabii ki bu tablo ortaya çıkar. Bakın, bir tutuklu gazeteci Ahmet Birsin -Gün Radyo-TV Genel Yayın Yönetmeni- diyor ki: "Düşünmek ihanet, yazmak bir günah olmuş. Düşünmek ve yazmak yakılma, tutuklanma ve asılmanın gerekçesi sayılmıştır." İşte, aslında, AKP'nin, son on iki yıldaki ileri demokrasisinin mantığı burada arkadaşlar” şeklinde konuştu.BAŞBAKANIN HASAN AĞABEYİ DE İŞSİZ KALDIVeli Ağbaba Başbakan’ın basın konusundaki söylemlerini eleştirdiği konuşmasında “Mussolini'nin faşizminin muhafazakâr demokrat versiyonunu yaşıyoruz bugünlerde. Bakın, İtalyan Komünist Milletvekili Gramsci milletvekili dokunulmazlığı olduğu hâlde zindanlara atılmıştır ve savcı demiştir ki: "Bu kafanın çalışmasını yirmi yıllığına durdurmalıyız. Sene 1926, bunu yapan Mussolini faşizmi. Bugün, Türkiye'deki manzara, maalesef bundan hiç farklı değil. Başbakan "Batsın böyle gazetecilik." diyor ve yıllardan beri "ağabey" dediği Hasan Ağabeyi anında işsiz kalıyor. Medya patronlarına "Maaşını sen veriyorsun arkadaş, bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz?" diyor. Patronları, muhalif gazetecileri işten atmaları için zorluyor, herkese hakaret davası açıyor, yayınlanmamış bir kitabı -dünya tarihinde dünya literatürüne yazılan bir şeyi yapıyor- bombaya benzetiyor. Yetmiyor, eski İçişleri Bakanı resim çizen ressamı, şiir yazan şairi terörist ilan ediyor. Gazeteciler yalnızca mesleklerini yaptıkları için terör örgütü üyeliğinden dava açılıyor, yaptıkları haberleri veya yazdıkları köşe yazıları suç sayılıyor” dedi.MEDYAYI TEHTİT EDERSENİZ DİKTATÖRLEŞİRSİNİZCHP Milletvekili Ağbaba konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Faşist bir rejim ne yaparsa bugün, Türkiye aynısı yapıyor. Bir de haklı gerekçeler bulmaya çalışıyorlar çünkü Başbakana göre gazeteci kılığına girmiş terörist bunlar. Suçları ne peki? İddianamelerden okuyorum değerli arkadaşlar: 1 Mayısı, 8 Martı haber yapmak, çalıştığı dergide parmak izinin bulunması, eski yazı işleri müdürüne diş macunu ve fırça göndermesi, bir arkadaşının düğün CD'sini evinde bulundurması, ailesi tarafından kendisine verilen ikinci isim, Diyarbakır'ın Kürtçe ismi olan Amed'i kullanması gibi saçma sapan iddialarla özgür basın susturuluyor. Ama, unutmayın değerli milletvekilleri, medyayı tehdit ederseniz ifade özgürlüğünü tehdit edersiniz, medyayı tehdit ederseniz demokrasiyi tehdit edersiniz, medyayı tehdit ederseniz diktatörleşirsiniz, işte bizde o zaman bugünkü yönetilen rejime "faşizm" deriz.KURİŞ: “TECAVÜZÜLERİN HÜKÜMETİ MİSİNİZ?” “Özgür Özel ve Nurettin Demir'le geçtiğimiz hafta sonu Karataş Kadın Cezaevinde ziyaret ettiğimiz Zeynep Kuriş 24 Şubat 2012 tarihinde "Pozantı Cezaevinde cinsel istismar iddiası" isimli bir haber yaptı, daha sonra zindanlara atıldı.” diyen Ağbaba “Pozantı Cezaevini Cumhuriyet Halk Partisi cezaevi komisyonu ortaya çıkardı. Önce Adalet Bakanlığı bizi yalanladı, daha sonra başta Adalet Bakanı olmak üzere, Başbakan, Cumhurbaşkanı Pozantı'yla ilgili özürlerini bildirdiler ve kınadılar. Ancak, burada ceza alan sadece iki kişi var: Bu haberi duyulmasını sağlayan, müracaat ettiren Mersin İnsan Hakları Derneği Başkanı Ali Tanrıverdi -cuma günü onu da ziyaret ettik- bir de şu an da cezaevinde olan Zeynep Kuriş. Zeynep Kuriş dedi ki: "Eğer konuşursan sor, AKP Hükûmetine, bizi zindana atanlara sor. Biz çocuklarımıza tecavüz edenleri haber yaptık. Acaba, bizi cezaevine tıkanlar bizim yanımızda mı, tecavüzcülerin yanında mı?" diye sormamı istedi. Huzurlarınızda soruyorum bunu.”dedi.BALBAY: “BUNDAN DAHA BÜYÜK ZULÜM VAR MI?”Görüş ayırmadan herkesi ziyaret ettiklerini belirten CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba “İBDA-C, Hizbullah, KCK, herkesi ziyaret ediyoruz. Bin dört yüz seksen üç gündür tutuklu bulunan Milletvekilimiz, Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay hakkındaki delillerin sahte olduğunu TÜBİTAK raporu kanıtladı. 1998 ve 2006 yılları arasındaki bütün notların - vicdanlarınıza sesleniyorum, eğer varsa, - 1998 ile 2006 yılları arasındaki yazdığı notların tamamını üç buçuk dakikada tuttuğu söyleniyor. Deniz Baykal'la, Cumhurbaşkanıyla yapmış olduğu görüşmeler delil olarak gösteriliyor ve ne ilginçtir ki, ne acıdır ki Uğur Mumcu'nun, Ahmet Taner Kışlalı'nın katilleriyle ve kendi gazetesine bomba atanlarla aynı örgüte üye olmaktan yargılanıyor ve perşembe günü onu ziyaret ettik diyor ki Mustafa Balbay: "Bana bundan daha büyük suçlama, daha büyük işkence, daha büyük zulüm var mı? Benimle birlikte seçilmiş milletvekili arkadaşlarıma sor."dedi.HANGİ ÖRGÜT? : “CHP DENİZLİ ÖRGÜTÜ”Ağbaba konuşmasını “Akıncı Yol dergisi eski Genel Yayın Yönetmeni Şükrü Sak diyor ki: "Bana yapılan suçlamalar, kendi elimle yazdığım notlar ve o zamanlar editörlüğünü yaptığım Akıncı Yol dergisinin içeriği olarak, delil olarak gösterilmiştir." diyor. Bir başka gazeteci Hikmet Çiçek bugün mektup göndermiş. Hikmet Çiçek, tutuklandığı maddelerden değil, başka maddelerden yargılanıyor. Özel hukuki durumunu anlatıyor. Tutuklandığı suçtan yargılanmıyor arkadaşlar. Yargılandığı maddelerde ise hakkında tutuklama kararı yok. Bakın, bu garabet, bu kepazelik, bu rezillik sadece ve sadece Türkiye'de ortaya çıkabilir.Başka isimler var; Deniz Yıldırım, Sami Menteş var Türkiye'nin en genç gazetecisi. "Hangi örgüte üyesin?" dedim. "Sadece Cumhuriyet Halk Partisi Denizli örgütüne üyeyim." dedi.Ben bu araştırma komisyonunun kurulmasını eğer demokrasi konusunda, insan hakları konusunda samimi iseniz bu konuda destek vermenizi rica ediyor, Türkiye'yi bu ayıptan kurtarmanızı diliyorum.”şeklinde tamamladı.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.