Erman Ilıcak'ın Annesinin Gizemli Vakıf Bağışı!

T24 Mehmet Y. Yılmaz'ın köşesinde yer verdiği “Vakıf” neyin ya da kimin paravanı? başıklı yazısında Malatyalı Müteahhit ve Rönesans Holding'in patronu Erman Ilıcak ve Annesi Ayşe Hanımın bağışında gizemli noktalara yer verdi.
Adını “Saray müteahhidi” olarak duyuran Rönesans Holding’in patronu Erman Ilıcak’ın annesi Ayşe Hanım’ın girişimci kişiliği ilgimi çekti.
Demek ki şu anda 4 milyar 400 milyon dolar kişisel serveti olduğunu bildiğimiz Erman Ilıcak, girişimci genlerini annesinden almış diye düşündüm.
Rönesans, bildiğim kadarıyla 20’den fazla ülkede faal, başarılı bir şirket.
Zaman zaman işçi hakları ile ilgili ihlal iddiaları da gündeme geliyor; ben şirketin sahibi Erman Bey’in yerinde olsam bu kadar para kazandıran işçilerin gönlünü hoş tutar, haksızlık iddialarıyla adımın yan yana gelmesini istemezdim. Ama tabii herkesin kendi bileceği iş. Baksanıza tazminat ödemeden gazetecileri işten atan Meltem Demirören gibi tipler de var iş dünyamızda.
Rönesans Holding’in Türkiye’deki serüveni Recep Tayyip Erdoğan ile paralel.
Şehir Hastaneleri, Bin Odalı Saray, Yazlık Saray gibi işleri var. Son beş yılda 16 milyar liralık ihale, Erman Bey’e, bizzat Erdoğan tarafından verildi.
Deutsche Welle’nin, yeni ortaya çıkan “Pandora’nın Kutusu” adı verilen belgeler üzerinde yaptığı inceleme, Erman Bey’in annesi Ayşe Hanım’ın, İsviçre’de faaliyet göstermek üzere British Virgin Adaları'nda iki şirket kurduğunu gösteriyor.
Şirketler, Saray’ın inşaatı devam ederken 17 Mart 2014 tarihinde kurulmuş.
2015 yılında bu şirketlerden Covar Trading Ltd.'nin hesaplarına 105 milyon 524 bin 132 ABD doları girdiği görülüyor. 32 Cent’i de var ama boşverin.
Ayşe Hanım’ın kurduğu ikinci şirket Dolmine International Ltd.’y de yine 2015 yılında 105 milyon 212 bin ABD doları gelmiş. Şirket bu parayı faize koymuş, 491 bin 616 Dolar 16 Cent kazanmış ki aferin diyorum.
Toplamı 210 milyon küsur ABD Doları ediyor. Milyon dolarlar havada böyle uçuşunca koca bir tekne almaya yetecek parayı küsurat gibi görmeye başladım ben de!
Ayşe Hanım’ın ilk şirketi, paranın hesabına geçtiği yıl 105 milyon 484 bin 952 dolar 46 Cent’i “bağış” olarak adını bilmediğimiz bir vakfa göndermiş.
Ayşe Hanım’ın bu hayırseverliği doğrusunu isterseniz gözlerimi yaşartırdı ama bazı vakıfların ne tür dolambaçlı işler için kullandığını artık biliyoruz.
Şimdi böyle büyük bir bağışın neden gizli tutulduğunu merak ediyorsunuzdur.
Gerçi “alan el, veren eli görmeyecek” denir ama bu sözü “kim verirse versin alan el görünmeyecek; siz kim olduklarını tahmin edersiniz” olarak değiştirmeyi uygun görüyorum.
Bir vakfa bu kadar büyük parayı bir insan niye bağışlar ve vakıf o parayla ne yapar?
Niye bu gizli tutulur?
Niye Türkiye’de çıkarıp helalinden verilmez de para önce İsviçre’ye gönderilir filan.
Bir acayip iş olduğu çok açık.
Hazreti Ömer, İslam’ın örnek kurumlarından biri olan ilk vakfı kurarken, günün birinde bu kurumların böyle işler için kullanılacağını aklına bile getirmemiş olmalı.
Ama bizim siyasal İslamcılar, bir çekirge sürüsü gibi Hazine’nin üzerine çöktüler, vakıfları da bu işlerine alet ettiler.
“Bulgurcu Hoca” bu işe ne der bilmiyorum ama Hazreti Ömer’in kemiklerinin sızlamış olduğunu düşünmemiz için çok neden var.
Tabii insanın annesinin bile adını böyle bir işe karıştırmasına ne demeli, bilemiyorum.
Allah müstahakını versin diyelim!
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.