Malatya
31 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    39.24
  • EURO
    44.60
  • ALTIN
    4142.7
  • BIST
    9.014
  • BTC
    105389.44$

Alışagelmiş Alışkanlıklardan vazgeçmeliyiz


Alışagelmiş Alışkanlıklardan vazgeçmeliyiz
İnönü Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Merkezi ( İBTAM ) Müdür Yardımcısı, Yrd. Doç. Dr. Nurhayat Özdemir, Radyo Kampüs’de İnanç Kara Ölmeztoprak’ın hazırlayıp sunduğu canlı yayın Panorama Programına katıldı.
İnönü Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Merkezi ( İBTAM )  Müdür Yardımcısı, Yrd. Doç. Dr. Nurhayat Özdemir, Radyo Kampüs’de İnanç Kara Ölmeztoprak’ın hazırlayıp sunduğu canlı yayın Panorama Programına katıldı. Programda, kimyasallar ve maddeler üzerinde çarpıcı açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Özdemir, Dünya ve Türkiye ekseninde yaşanan su sıkıntısına ilişkin açıklamalarda da bulundu. Atık sular, mermerler, kayısı, bazı çekirdekler, yağlar ve kimyasal maddelerin sağlık üzerindeki etkileri ile ilgili konularda detaylı araştırmalar yapan Yrd. Doç. Dr. Özdemir, analitik bir kimyacı olduğunu belirtirken, madde olduğu sürece kimya da var olmaya devam edecektir dedi. Dünya olarak artan nüfus, sanayileşme, şehirleşme ile birlikte su kaynaklarının kullanımı ve temiz su noktasında olanakların azaldığı bir yere doğru gidişat gözlemleniyor ancak ülke olarak bu konuda çok şanslıyız diyen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, Asya ve Afrika’da kişi başına düşen su miktarı ancak 10 lt iken biz de bir bardak su içebilmek için musluktan akıttığımız su neredeyse 10 lt’yi bulabilmektedir dedi. Bu açıdan bakıldığında tasarrufun mutlak anlamda gerekli olduğuna değinen, su israfının nasıl sonuçlar getirebileceğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, atık sular konusunda da açıklamalarda bulundu. Arıtma tesislerinin ve tesislerin sahip olduğu teknolojik sistemlerinin gücüne değinen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, bu tesisler sadece insanlar için değil, hayvanlar alemi, bitkiler, doğa ve ekosistem için de elzemdir, ağır metallerin ayrışması ve doğaya karışması gibi konular, kimyasalların nehirlerin içerisinde yarattığı zararlar çok farklı etkileşimlere yol açabilmektedir dedi. Arıtma denildiğinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak, konuya üç ana başlıkta bakılması gerekir diyen Yrd. Doç. Dr. Özdemir sözlerine şöyle devam etti: ‘’ Su hayattır, suyu kirleten kaynaklar denince ilk etapta ağır metaller, kimyasallar, boyalar, tarım ilaçları, gübreler düşünülebilinir. Su kirliliği denildiğinde toprak ve havanın da kirliliğini atlamamak gerekir. Tarımda kullanılan ilaçlar ve gübreler fazla kullanıldığında ekosisteme geri dönüşü çok zor olan zararlar verebilmektedir. Bu noktada toprak çeşitliliği üzerinde durmak, toprak analizlerini iyi yapmak, toprağın yapısını çok iyi tanımak gerekir.’’ Mermerler üzerinde yaptığı bilimsel çalışmaları izah eden Yrd. Doç. Dr. Özdemir, Türkiye mermerleri üzerinde geniş bir bilgi donanımına sahip olduğunu, Yunanistan ve İtalya’nın bizden mermer alıp işleyerek tekrar bize sattığı dönemlerde bu çalışmalar üzerine yoğunlaştığını, şu an bu sektörde de çok ciddi atılımlar kaydedildiğini bildirdi. Mermerin üzerinde bulunan izotoplar onun kalitesini verir diyen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, renginin kalitesini verdiği doğru bir bilgi değildir ayrıca beyaz mermerin iç kesimlerde, kahve ve diğer renklerin dış kaplamalarda kullanımı çok daha uygundur dedi. Kayısı üzerinde yaptığı çalışmalara da değinen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, kayısı elementlerinin analizinde özellikle bor mineralini çalıştığını, bu çalışma için pilot bahçeler seçildiğini, numunelerin Güneş’i görüp görmediği gibi çok ince ayrıntılarda dahil olmak üzere her şey hesap edilerek alındığını, kayısının çok akıllı bir bitki olduğunu, dönemsel bir şekilde ve sadece bolik asitten bor’u aldığını belirtirken: Malatya toprağının bor açısından zengin olduğunu ve bor’lu gübreye gerek olmadığını, bu tarz gübreye Karadeniz Bölgesi gibi yoğun yağış alan bölgelerde ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Özellikle komşu bahçeye iyi geldi mutlaka benim bahçeme de iyi gelir mantığı ile atılan ilaç ve gübreleme tekniğinden kesinlikle vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, toprağı gereksiz ilaç ve gübrelerle çoraklaştırmamak gerekir dedi. Kimya’nın disiplinler arası bir bilim dalı olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, mermer çalışırken jeologlardan, bitki’de biyologlardan, toprak çalışırken ise ziraatçılardan fikir alındığını ve bu tarz çalışmaların sağlıklı sonuçlar verebilmesinin uzman kişilerle yapılan ciddi bir ekip çalışmasına bağlı olduğuna işaret etti. Yrd. Doç. Dr. Özdemir,  yağlar konusunda da birkaç önemli noktayı vurguladı. Kızartma yağları kesinlikle lavabolara dökülmemeli diyen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, bu yağları soğutup çöp kovasına dökmek en sağlıklı sonuçları verir ve sağlıklı yağ denildiğinde dut çekirdeğinden elde edilen yağ ile birlikte kuru üzüm yağı akla gelebilir, bunlar Hem Omega 3 hem de Omega 6 açısından gayet zengindirler dedi. Bu yağların kalp hastaları, kolesterol problemi olanlar tarafından da çok daha rahat tüketilebileceğine değinen Yrd. Doç. Dr. Özdemir, bunların kozmetik sektöründe de tercih edildiğini belirtti. Hayatımıza en fazla temas eden kimyasallar arasında temizlik esnasında kullandığımız maddeler olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Özdemir sözlerine şöyle devam etti: ‘’  Mutfak temizliğinde, halı temizliğinde kullanılan deterjanlar mutlaka ölçülü kullanılmalı, 1 kilogram deterjanın 1 ton su ile temizlendiği düşünülürse ve bu eğer  giyilen bir çamaşırsa  ten ile direkt teması söz konusu, bulaşıksa direkt sindirim sistemimize gitme durumu söz konusu dolayısıyla kullanım  ölçüsü son derece iyi ayarlanmalıdır. Bulaşıkları parlatmak için kimyasal yerine beyaz sirke, halı yıkamada arap sabunu, koku olarak gül suyu tercih edilebilinir. Naftalinin evlerde bulunması sağlık açısından olumsuzluklara yol açabilir, özellikle tuz ruhu veya çamaşır suyu ile yapılan temizliklerde maske kullanımı gereklidir. Direkt soluma kanserojen etkilerin artması sonucunu  getirir ki cilde, akciğere ve böbreklere çok hızlı bir şekilde etki edebilir. Bu noktada bağışıklı sisteminin gücü de son derece önemlidir. Kullanılan porselen takımlarda özellikle beyaz olanların ve kimyasal boyalar ile renklendirilmemiş olan tabakların kullanımı çok daha sağlıklıdır.’’

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!