AK Parti Malatya'da Bülent Tüfenkci Fiyaskosu!

2011 yılına kadar Malatya Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Esenlik Ltd. Şti.’nin kurum avukatlığını yapan Bülent Tüfenkci, siyasi şansında yanında olmasıyla AK Parti’nin en güçlü dönemlerinde Malatya İl Başkanlığı görevine getirildi. Ardından Milletvekili seçilen Tüfenkci, tıpkı kendinden önceki vekiller gibi memleket için kılını kıpırdatmadı.

Hasbelkader 2015 yılında Ahmet Davutoğlu başkanlığında kuruluna 64. Hükümette Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak görevlendirildi. 

Yıllardır bakan hasreti çeken Malatya için adeta dönüm noktası olan bu gelişmenin de hevesi vatandaşların kursağında bırakıldı.

Makam büyük ama insanın da o makamı yakışması ve taşıması gerekiyordu. Tıpkı bugün başarılı olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gibi olması beklenen Tüfenkci, 3 yıllık bakanlık sürecinde sadece Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB’u mutlu edecek proje, desteklere imza attı. Bunu neden söylüyoruz? Çünkü TOBB Genel Başkanı Rifat Hisarciklioğlu, üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen Bülent Tüfenkci’nin adını duyduğu her yerde “Bize en büyük destekleri ve imkanları vermiştir. Bizim için yeri farklıdır” şeklinde latifelerde bulunmaktan kaçınmıyor. 

BAKANLIĞINDA MALATYA İÇİN NE YAPTI? 

Tarihler 14 Nisan 2016’yı gösterdiğinde Gümrük ve Ticaret Bakanı görevini yürüten Tüfenkci talihsiz bir açıklamaya imza atarak, Malatya için hiçbir şey yapamayacağını belli etmiş oldu. Bir etkinliğe katılan Tüfenkci burada yaptığı talihsiz açıklamada şunları söyledi. 

"Bizim kayısıyla ilgili bir sorunumuz var. Kayısının sahibi Malatya'da kim? dediğimizde biz hükümet olarak, bakanlık olarak, milletvekilleri olarak, yerel yönetimler olarak, valilik olarak kimi muhatap alacağız? Kayısının normalde bir sahibinin olması lazım. Kim sahibi olabilir? Çiftçiler olabilir. Ziraat Odaları mı bu işin sahibi? Ticaret ve Sanayi Odası mı sahibi? Ticaret Borsası mı sahibi? Kayısı ihracatçıları birliği mi sahibi? Bu işin sahibini bulmamız ve ortaya koymamız gerekiyor. Bütün dünyada üretim yapanların sahibi var. Zeytin üreticilerinin sahibi zeytin birlikleridir. Bizim Malatya'da da bu anlamda kayısıya sahip çıkılıp, birliğinin oluşturulması gerekiyor. Ondan sonrada biz onları muhatap alıp, bir şeyler yapalım.” Dedi. Gelinen noktada kayısı'nın muhatabı hala olmadığı gibi, don felaketiyle ilgili henüz arpa boyu yol alınamadı. 

Düşünün şehrin milletvekili olacaksınız, Bakan olacaksınız ve memleketin geçim kaynağı olan ana ürünü kayısı’ya sahiplik etmeyip “Kayısı’nın sahibi Malatya’da kim?” diyebileceksiniz.

Yine güncel konu olan Şahnahan bölgesinde arıtma tesisi yapılmadığından dolayı Malatya’da organize sanayi bölgesinden Şahnahan Deresi’ne karışan atık su dereyi kirlettiği gibi insan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmasının faturasını da Tüfenkci’ye kesmek lazım. 

Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine müdahil olarak Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’na karşı gösterdiği yoğun çabayı, memleketin yararına ve faydasına gösterse bugün bu konuları görüyor, konuşuyor olmayacaktık. 

Hele bir konudan dolayı kalp krizi geçirdiği olayı var ki, yıllarca konuşuldu, yalanlandı ama ne hikmetse konunun muhatapları şehirden uzaklaştı. Şehir efsanesi mi gerçek mi? hala gizemini koruyan iddialar arasında yer alıyor. 

MALATYA’NIN ÜVEY ABİSİ!

AK Parti’nin Malatya’da bir numaralı muhatabı konumunda olan ve Ağabeylik yapması beklenen Milletvekili Bülent Tüfenkci’nin oldu bitti bu sorumluluğu taşıyacak yeterlilik ve kapasitede olmayışı, başta parti teşkilatında olduğu kadar vatandaşlarda da büyük hayal kırıklığı yaşatıyor.

Yine şansı var ki Ali Bakan gibi işine dört elle sarılan ve partinin tüm dağınıklığını toparlamaya çalışan bir il başkanı ile bu defolarını kapatabiliyor.

Malatya’da Tüfenkci’den ağabeylik gören var mı? Bilmiyorum, lakin gören varsa da kelli felli, fabrikatör, sanayicidir. Vatandaş nezdinde zerre bir hizmet, katkı söylemek mümkün değil.

Üvey ağabeylik yapan Tüfenkci’ye ilgi son seçimlerin ardından iyice düşmeye başladı. 

YANINDA ÇALIŞANLARA ÖZEL STATÜ İLE MEMURLUK!

Bir garibanın yada ihtiyaç sahibinin elinden tutmaktansa, kendine çok yakın yada birlikte çalıştığı personelleri nasıl beceriyorsa bir şekilde özel statü uygulayıp memurluk görevine aldırdığı bilinen Tüfenkci için “Canı isterse yapamayacağı bir şey yok, yeter ki canı istesin” şeklinde bir söylem geliştirildi. Bazıları “Yine elimizde kalan tek vekil, en azından ararsak bir sorunumuzu çözüyor. Diğerlerinde hiç hayır yok” dese de, Tüfenkci’nin iyi tarafına ve iyi zamanına denk gelmeniz gerekiyor. Aksi durumda telefonunuza bile çıkmayacak kadar, umusamaz olabiliyor.

3-5 kez arayanlara rağmen dönüş yapmaya tenezzül etmeyen Tüfenkci bu kafayla mı memleketin derdini çözecek?

Yorum sizin…