Milani Malatya'yı neden çok sevdiğini açıkladı

KÜLTÜR 3. Malatya Uluslararası Film Festivali Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması Jüri Başkanı İranlı yönetmen Tahmineh Milani, festivallerdeki esas zorluğun, filmlerin en iyisini seçmek olduğunu söyledi.Milani başkanlığındaki jüri üyeleri, Ramada Otel'de basın toplantısı düzenledi. İranlı yönetmen, gazetecileri, Türkçe ''Merhaba arkadaşlar, sizin dilinizi öğrenmeye başladım'' diyerek selamladı.Konuşmasını İngilizce sürdüren Milani, ülkesinde filmlerin daha çok rejime karşı yapıldığını söyledi. İran'da basının zaman zaman kendisi için ''feminist'' ifadesini kullandığını dile getiren Milani, kendisinin kadının veya erkeğin üstünlüğünden asla söz etmediğini, dolayısıyla feminist olmadığını belirtti.
Farklı ülkelerden geldiklerini dile getiren Milani, şöyle konuştu:''Fakat sinema söz konusu olduğu zaman ülkenin de kültürlerin de pek bir önemi yok. Önemli olan filmin kendisi ve hepimiz öncelikle sinemayı seviyoruz. Bence dünyanın en güzel mesleğini icra ediyoruz. İşin bir zorluğu var. Siz zaten seçilmiş filmleri değerlendiriyorsunuz. Bir kurul sizin için bu filmleri seçmiş, yani siz seçilmişlerin içinden en iyisini seçmeye çalışıyorsunuz. Bu da büyük bir zorluk sanırım. Ben 10 ile 20 arası festivalde jüri üyeliği yaptım. Bu yüzden de biliyorum ki esas zorluk bunların arasından en iyisini seçmek.''Milani, Malatya için de ''Malatya'yı çok seviyorum çünkü turistik değil. Harika insanları var'' ifadelerini kullandı.Jüri üyesi Filistinli İsrail vatandaşı senarist yönetmen Suha Arraf da, Filistinli kadınların hayatlarına dokunan filmler yaptığını, haksızlıkların olduğu coğrafyada mücadeleci filmlere imza attığını belirtti.Hintli yazar ve sinema eleştirmeni Aruna Vasudev ise, jüride çok farklı karakterlerden çok farklı hayat öykülerinden bir araya toplanmış insanlar bulunduğunu ifade ederek, ''Bizi bir araya getiren şey sinemaya duyduğumuz aşk'' dedi.Türkiye'de Malatya gibi kentlerde festivaller yapılmasını önemsediklerini vurgulayan Hamburg Film Festivali Direktörü Alman Albert Wiederspiel de, festivallerdeki en önemli şeyin sadece film izlemek değil aynı zamanda insanları tanımak, özellikle de izleyiciyle temasa geçmek olduğunu kaydetti.