Filistin Büyükelçisi Malatya'da konferans verdi
MALATYA
İnönü Üniversitesi tarafından düzenlenen Filistin, Ortadoğu Tarihi ve Siyasi Gelişmeler konulu konferansta Filistinin Türkiye Büyükelçisi Nabil Maarouf konuştu.
İnönü Üniversitesi tarafından düzenlenen “Filistin, Ortadoğu Tarihi ve Siyasi Gelişmeler” konulu konferansta Filistin’in Türkiye Büyükelçisi Nabil Maarouf konuştu. Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, Malatya Baro Başkanı Av. Eyüp Kutlubay, Rektör Yardımcıları, Rektör Danışmanları, Genel Sekreter, Fakülte Dekanları, Enstitü, Yüksekokul ve Meslek Yüksekokul Müdürleri, TÖTM Başhekimi ve Başhekim Yardımcıları, Genel Sekreter ve Yardımcısı, akademik ve idari personelin hazır bulunduğu konferansa, öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezindeki Büyük Salonunun yanı sıra Seminer Salonlarını da ağzına kadar dolduran, ayakta dahi boş yer bırakmayan öğrencilerin konferansa gösterdiği büyük ilgi dikkat çekti. Konferansta kendi anadili Arapça ile konuşan Filistin’in Türkiye Büyükelçisi Nabil Maarouf’un konuşması, İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Polat’ın çevirisiyle beraber dinlendi. Büyükelçisi Nabil Maarouf, karşısındaki kalabalık dinleyici topluluğuna seslenmekten çok büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirerek konuşmasına başladı. Sözlerinin büyük alkış aldığını gören Büyükelçi Maarouf, sözlerine gösterilen teveccühe teşekkür etti fakat sözlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için her söylediği sözün alkışlanmamasını rica etti.“Kardeş Filistin halkının, kardeş Türkiye halkına selamını getirdim.” diyen Büyükelçi Maarouf, Türkiye ile Filistin arasında öz kardeşlik düzeyinde bir kardeşlik ilişkisi bulunduğunu ve bu kardeşliğin Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşuncaya kadar hep aynı heyecanla devam edeceğini söyledi. Filistin’in tarihsel sürecini ve bugüne kadar yaşadıkları zorluklar ile bu zorluklara karşı sürdürdükleri mücadeleleri anlatan konuk Büyükelçi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Filistin, Osmanlı devletinin bir parçasıydı ve biz sizinle aynı iktidar, aynı bayrak altında tek bir devlet konumundaydık. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra biz Osmanlı Devleti’nin himayesinden çıktık ve maalesef Batının himayesine girdik. O günden beri topraklarımız ve halkımız üzerindeki baskı ve zulümler hiç eksik olmadı. Yahudi ve destekçilerinin Filistin halkına karşı sürdürdükleri bu baskı ve zulümlere şimdiye kadar hep karşı koymaya çalıştık. Filistin topraklarının bütünlüğü ve devlet olarak tanınmak için tüm dünyanın bizlere desteğini alma noktasında çok sayıda girişimde bulunduk ve bulunmaya devam etmekteyiz.” “Şu anda, siyasi faaliyetler durdurulmuş durumdadır. Biz hâlâ topraklarımız üzerindeyiz ve hâlâ mücadele etmeye devam ediyoruz. Şu anda karşı karşıya olduğumuz durum Filistin’in güçsüz, İsrail’in güçlü olduğu bir durum değildir. İsrail’e mal edilen güç, Amerika ve Batı ülkelerinin sonuna kadar İsrail’i savunmasından kaynaklanıyor. Aslında Filistinli çocuk, kadın ve yaşlılar, sadece İsrail’e karşı değil, dünyanın en büyük güçlerine karşı direnmektedir. Savaşımız devam ediyor. İslam ülkelerinin destekleri ile sürdürdüğümüz diplomatik girişimler neticesinde elde ettiğimiz başarılar mücadelemize ayrı bir boyut kazandırmıştır. İsrail’i savunan Batı cephesini bölmeyi başardık. İsrail’in, Ortadoğu’da Amerika ve Batının desteğiyle güçlü olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz takip ettiğimiz siyasi çizgimiz sayesine Amerika’yla Batı arasında bir ayrışmanın oluşmasını sağladık. Bu da İsrail’i güçsüzleştiriyor. Dünyaya Filistin’i bir devlet olarak tanımaları için başvurduk ve bunun kabul edilmesini gerçekleştirdik. Bu çalışmalar kapsamında BM’ye gitmeden önce Amerika bizi çeşitli yöntemlerle tehdit etti. Ama biz mücadeleden vazgeçmedik. Bu mücadele neticesinde 183 dünya devletinin desteğini aldık. Amerika ve İsrail ile beraber sadece 9 ülkeden destek alamadık. Bunlardan 6'sı Latin Amerika devletleridir. Bunların ise çoğu küçük devletlerdir. Bundan daha önemlisi, sadece bir Avrupa devleti olan Çek Cumhuriyeti isteğimize tam olarak karşı çıkmadı ama bize destek de olamadı ve tamamen baskılardan dolayı böyle bir duruş sergiledi. İşte bu, bizim BM'de gerçekleştirdiğimiz büyük bölünmeydi. Dünya devletlerinin büyük kısmı Amerika’ya bu sefer boyun eğmedi. Bugün bizimle İsrail arasındaki görüşmeler tamamen durmuş durumda. Tekrar başlaması için birtakım şartlar ileri sürdük. BM'nin yeni kararından destek alıyoruz. Öncelikle Filistin topraklarından tamamen çekilme gerçekleşmedikçe mücadelemizde gerileme olmayacaktır. Geçen 20 sene boyunca İsrail, Filistin topraklarının, üzerinde anlaşmazlık bulunan topraklar olduğu propagandasını yapıyordu. BM’nin bu kararından sonra yeni bir durum oluştu. Artık şu anda sınırları belli ve adı Filistin olan bir devlet var. Barışın gerçekleşmesi için İsrail’in bu topraklardan çekilmesi gerekiyor. Biz artık uluslararası kuruluşlara üye olmamızın gereği olarak bazı şikâyetlerde bulunabiliyoruz. Artık devletin topraklarının ya da nüfusun değişimini engelleyen girişimlerde bulunuyoruz. Tabii bu süreçte Filistin halkı yüz binlerce şehit vermiştir. Halkımız hâlâ kararlıdır ve kararlı olmaya da devam edecektir. Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı ve Kubbetü’s-Sahra’yı kurtarıncaya kadar bu kararlılığımız devam edecektir. Bu da, sizin bize olan desteğinizin devam etmesiyle gerçekleşecek bir şeydir.”“Türkiye'nin rolüne de dikkat çekmek istiyorum. Birçok Türk, Filistin topraklarını savunurken orada şehit düşmüş ve yine orada şehit olarak yatmaktadır. Aynı şekilde 76 Filistinli de Çanakkale’de şehit olmuştur. Mavi Marmara Gemisi ile yaşanan mücadelede, orada verilen şehitlerle Türkiye ile Filistin’in kanları yeniden birbirine karışmıştır. Türk-Filistin kardeşliği yeni değildir. Bu kardeşliğin Filistin halkının özgürlüğüne kadar daha da pekişerek devam etmesi bizim en önemli moral kaynağımızdır. Türk halkına minnettarlığımı belirterek bu kadar yoğun bir dinleyici kitlesiyle bir arada olmaktan duyduğum mutluluğu bir kere daha hatırlatarak başta Sayın rektörümüz Prof. Dr. Cemil Çelik olmak üzere hepinize saygılarımı sunuyorum.”
“Filistin’in Türkiye Büyükelçisi Nabil Maarouf’un ziyareti ile iki ülke arasındaki sevgimiz ve dostluğumuz bir kat daha artmıştır.” diyerek bu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, ziyaretin anısına Büyükelçi Maarouf’a İnönü Üniversitesi öğrencilerinin el emeği olan bir vazo hediye etti.Konferanstan sonra Filistin Büyükelçisi Nabil Maarouf’a Turgut Özal Müzesi ve İnönü Müzesi gezdirildi. Nabil Maarouf, kendisi onuruna verilen akşam yemeğinden sonra şehir merkezindeki programına katılmak üzere Üniversiteden ayrıldı.