Çin Gezisinin faturasını kim ödedi? Söylesin!
ÖZEL HABERGeçtiğimiz hafta Malatya kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuyu gündeme getirmiştik.
Bir cemiyet için, bir millet için adalet, insanın damarında dolaşan kan gibidir. Adalet mekanizması sıhhatli çalışırsa, cemiyet hayatı da sıhhatli olur. Dilerseniz Hazret-i Ömer (r.a.) devrinden bir misalle mevzuumuzu müşahhaslaştıralım.
Ashab-ı kiramın ileri gelenlerinden, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz'in iştirak ettiği hiçbir gazâdan geri kalmayan, bazanda Medine'de Efendimiz (s.a.v.)'e vekâlet eden Ensâr'dan Muhammed bin Mesleme (r.a.), Hz. Ömer (r.a.)'in hilâfeti esnasında onun 'Şikâyet Masası' reisi idi. Memurlarla alâkalı şikâyetler bu masaya gelirdi. O, gelen bu şikâyetleri inceler, araştırırdı. Neticede şayet haksızlık yapan, adam kayıran, rüşvet alan biri ortaya çıkarsa cezalandırılırdı.
Bir defasında Medine'de toplanan memurlara, Hz. Ömer (r.a.) nasihat ediyor ve onları, insanlara âdil davranmaları, zulmetmemeleri hususunda ikaz ediyordu. İşte bu esnada halkın arasından, sessiz-sakin ve kimsesiz bir adam ortaya çıktı ve:
-Beni memurlarınızdan işte şu adam, haksız yere dövdü. Halbuki suçladığı hususta benim bir kabahatimin olmadığı da sonradan anlaşıldı, diyerek davacı olduğunu söyledi.
Bunun üzerine mesele araştırıldı... Adamın haklılığı anlaşıldı, memurun ona zulmen kırbaç vurduğu meydana çıktı.
Hz. Ömer (r.a.)'in kararı kesindi:
-Seni döven memura sen de, onun sana vurduğu kırbaç adedince vuracaksın! Amr bin Âs (r.a.) itiraz etti:
-Yâ Ömer, bundan sonra memurlarınızı insanların gözü önünde dövdürecek misiniz? Şayet böyle yaparsanız, bu tatbikat, memurlarınızın itibarını düşürür, onları iş yapamaz hâle getirir.
Hz. Ömer'in cevabı aynen şöyle oldu:
-Ben zalimi, şu veya bu bahanelerle koruyup da, mazlumu maruz kaldığı zulümle baş başa bırakmam. Kim zulmetmişse karşılığını görmeli ki, tekrarına cesaret edemesin. Böylece karar kesinleşti. Sessiz ve kimsesiz şikâyetçi adam, kendisine vurulan kırbaç adedince kırbaç vuracaktır zulmeden memura...Bu defa Amr bin Âs (r.a.), kimsesiz olan bu şikâyetçi adama gitti ve şu teklifte bulundu:-Sana, onun vurduğu kırbaç sayısınca altın vereyim. Bunları al, davandan vazgeç. Yoksa kötü niyetli bazı insanlar cesaret bulur, memurlar korkaklaşır. Neticede adaletin temini daha da güç hâle gelebilir, dedi.Mazlum ve mağdur adam da bu teklifi kabul etti: Yediği kırbaç adedince altınları aldı, davasından vazgeçti. Ve böylece, idare edenlerle idare olunanlar arasındaki buna benzer haksızlıklar da son bulmuş oldu.
Ne âdil bir hüküm, ne güzel bir hâl çaresi... Tabii ki ne mesut bir cemiyet! Bütün insanlığa örnek olması dileğiyle... Malatya Time
İlginizi Çekebilir